Panik sözcüğü, kökenini Yunan mitolojisinden almaktadır. Ormanların ve çobanların Tanrı’sı olan Pan, insanların karşısına birdenbire çıkmakta ve geceleri çıkardığı seslerle onları korkutmaktadır. Yarı keçi yarı insan olan bu Tanrı’nın aniden ortaya çıkması, kişilerde büyük bir korku uyandırmakta ve dehşete kapılmalarına neden olmaktadır (Cebeci, 2021). Panik atak; beklenmedik bir anda meydana gelen çarpıntı, boğulma hissi, nefes almada güçlük gibi belirtilere huzursuzluk, dehşet ve ölecek olmaya dair aşırı bir korkunun eşlik ettiği kısa süreli atak olarak tanımlanmaktadır.
Dsm V’e(Mental Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı) göre; yaşanan durumun panik atak kriterlerini karşılaması için, şiddetli kalp çarpıntısı, terleme ,titreme, nefes almada güçlük, boğulma hissi, bedende karıncalanma ve uyuşma, kontrolü kaybetme korkusu, ölüm korkusu, kendine yabancılaşma gibi belirtilerin ortaya çıkması gerekmektedir. Ancak bir durumun panik atak olarak tanımlanabilmesinin en önemli belirleyicisinin beklenmedik bir anda ortaya çıkması olduğu belirtilmektedir (Cebeci, 2021).
Panik atak, farklı psikiyatrik hastalıklarda ortaya çıkabilmektedir. Kendi başına bir tanı olmamakla birlikte, özellikle anksiyete bozuklukları kümesi içerisindeki panik bozukluğun tanı kritelerinde önemli bir belirleyicidir. Ataklar yineleyici nitelikteyse ve kişide tekrar atak geçirme korkusuna kaçınma davranışları eşlik etmeye başladıysa bu durum panik bozukluğun varlığına işaret edebilir.
Panik Atağın Olası Nedenleri
Panik atağın olası nedenleri şu şekilde sıralanabilir: biyolojik etmenler, genetik, travmatik yaşam deneyimleri, kişinin olayları yorumlama şekli ve bilişsel esnekliğinin zayıf oluşu, öfke vb.duyguların ifade edilmesi konusunda yaşanan güçlük ve savunma mekanizmalarının işlevini yerine getiremeyişi (Bayram, 2014). Ancak bunların genel geçer nedenler olmadığı, kişinin öyküsüne bakılması gerektiği unutulmamalıdır.
Panik Atağın Sosyal Yaşama Etkisi
Yineleyici panik ataklar geçiren, panik bozukluk tanısı almış ya da panik atağın eşlik ettiği farklı bir psikiyatrik tanısı olan kişilerde, ataklar kişinin sosyal yaşamdan çekilmesine neden olabilmektedir. Atak geçirme korkusuyla kişi, sosyal ortamlara girmekten kaçınabilir. Yaşamını kendini güvende hissettiği sayılı yerle sınırlandırabilir. Kolaylıkla yardım alabileceği, kendini güvende hissettiği yerler dışındaki yerlere gitmekten kaçınıp, izole bir yaşamın içerisinde kalabilir. Tüm bunların sonucunda kişi, kendisini sosyal yaşamdan çekebilir. Bu da bağımsızlaşmasını ve benliğini inşa etmesini engeller. Özetle bu kısır bir döngünün varlığını gösterir. Çünkü panik atağın olası nedenlerinden biri de bağımsızlaşma ve ayrılmada yaşanan güçlüklerdir. Kişi, çoğunlukla bağımsız olamadığı, kendini ortaya koyamadığı ve özerkleşemediği için atak geçirir, atak geçirdiği için de ayrılmaktan daha fazla korkar ve ötekilere bağımlı hale gelir. İlaç tedavisi ve psikoterapiyle kişinin yaşam kalitesinin artması oldukça mümkündür. Bunun için, geç kalınmadan destek alınmalı ve ruh sağlığı uzmanlarına başvurulmalıdır.
Uzm. Psk. Dnş. Miralem Gür
Kaynakça:
Bayram, S.(2014). Panik bozukluk tanılı hastalar ve birinci dereceden yakınlarında anksiyete duyarlılık indeksi, aleksitimi ve yaşam kalitesi ilişkisi. Tıpta Uzmanlık Tezi, Erciyes Üniversitesi, Kayseri.
Cebeci, B. A.(2021). Panik bozukluk hastalarında içselleştirilmiş damgalanma ve algılanan sosyal desteğin tedavi uyumu ve yaşam kalitesi üzerine etkisi. Tıpta Uzmanlık Tezi, Sağlık Bilimleri Üniversitesi, İstanbul.
‘’Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka bir ruh sağlığı uzmanına başvurunuz.’’