Akran zorbalığı, sıklıkla okul içerisinde meydana gelen, çocuğun hem akademik hem de kişilik gelişimini olumsuz etkileyen bir şiddet türü olarak tanımlanmaktadır. Zorbalık, bir kimsenin ya da grubun görece kendinden daha az güçlü olarak algıladığı bir ötekine fiziksel, psikolojik ve sosyal anlamda şiddet uygulaması halidir. Bu şiddet halinin, bilinçli ve tekrarlı bir şekilde uygulanıyor olması zorbalığın belirleyen önemli etmenlerden biridir (Gürhan, 2017).
Hangi Davranışlar Akran Zorbalığı Olarak Nitelendirilebilir?
Çocuğun akranları tarafından maruz kaldığı sözel ve fiziksel bazı davranışlar zorbalık olarak değerlendirilebilir. Örneğin, çocuğun fiziksel özellikleriyle alay edilmesi, lakap takılması ya da hakkında dedikodu çıkartılması sözel zorbalık davranışları olarak karşımıza çıkarken; tekmeleme, itme gibi zarar verme motivasyonunu içeren davranışlar da zorbalığın fiziksel boyutuna işaret eden eylemlere örnek olarak gösterilebilir. Bunların yanı sıra, tehdit etmek, dışlamak, gruptan atmak, görmezden gelmek gibi iki kategoriye de girmeyen ancak çocuğun duygusal ve sosyal gelişimini önemli derecede etkileyen davranışlar da zorbalık içeren davranışlar içerisinde yer alır.
Zorba ve Mağdur Rollerinin Belirgin Özellikleri Nelerdir?
Akran zorbalığına maruz kalan kişilerin, fiziksel olarak daha güçsüz algılanan kişiler arasından seçildiği görülmektedir. Zorba ve mağdur arasında bir güç dengesizliği hakimdir. Bununla birlikte, fiziksel zorbalığın erkekler arasında daha yaygın olduğu, yaş ilerledikçe kızlarda zorbalık davranışları azalırken erkeklerde şiddet davranışlarında artış olduğu belirtilmektedir.
Zorbalık davranışları sergileyen kişilerin, empati kurmakta güçlük çeken, ötekine zarar vermekten keyif alan, kendinden güçsüz gördüğü birine zarar vererek değerli hissetme yoluna giden, beğenilme ve sevilme ihtiyacını sağlıklı yollarla gidermekte zorlanan kişiler arasından çıktığı belirtilmektedir. Zorbalık davranışlarının hedefi haline gelen kişilerin ise, kendine güven konusunda güçlük yaşayan, kaygılı, yaşadıklarını bir yetişkinle paylaşmakta zorlanan kişilik özelliklerine sahip oldukları görülmektedir. Kimi zaman ise, kişi hem zorba hem de mağdur rollerinin ikisini aynı anda deneyimleyebilir. Herhangi bir grup içerisinde zorbalığa maruz kaldıktan sonra, kendisinden daha az güçlü gördüğü bir ötekine zarar verecek davranışlarda bulunabilir. İki rolde aynı anda bulunmak, depresif duyguların ve yalnızlık hissinin şiddetinin yoğun olduğuna dair bilgi verici niteliktedir.
Hem zorbalık eylemlerini gerçekleştiren hem de bu eylemlere maruz kalan çocukların aile ilişkilerinde bazı özellikler ön plana çıkmaktadır. Aile içerisinde sınır ve kuralların olmadığı ya da çok sert kuralların ve cezanın olduğu, çocuğun duygusal anlamda istismar edildiği, otorite figürlerinin baskıcı olması gibi özellikler çocukta zorbalık davranışlarını desteklerken; mağdurların ise, daha çok aşırı korumacı ve eleştirel ailelerde büyüyen çocuklar arasından çıktığı görülmektedir.
Unutulmamalıdır ki hem şiddet eylemini gerçekleştiren hem de buna maruz kalan çocuğun, ruhsal olarak anlaşılması gerekmektedir. Hangi rolde olursa olsun, çocuğun bir kategoriye dahil edilmesi ve suçlanması doğru olmamakla birlikte, sadece var olan zorluğu arttırmaya yarayacaktır. Mağdur rolüne yapılan vurgu, çocuğun kendini sürekli bir şeylere maruz kalan, yaşamındaki olaylar üzerinde söz hakkı olmayan, yetersiz hissedeceği bir konuma sıkıştırmasına neden olabilecekken; zorba rolü ise, suçlu, zalim, reddedilen ve sevilmeyen bir konumu işaret edecektir. Çocuğa sınır koymakla birlikte, davranışlarını her koşulda anlamaya çalışmak esas olmalıdır.
Uzm.Psk.Dnş.Miralem Gür
Kaynakça:
Gürhan, N. (2017). Her yönü ile akran zorbalığı. Turkiye Klinikleri J Psychiatr Nurs-Special Topics, 3(2), 175-81.
‘’Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka bir ruh sağlığı uzmanına başvurunuz.’’