Aşağılık kompleksi, bireysel psikoloji kuramının öncüsü olan Adler’in tanımladığı bir kavramdır. Kurama göre, kişinin kendini aşağılık hissetmesi yani bazı eksiklikleri olduğunu düşünmesi tüm insanlar tarafından ortak paylaşılan bir durumdur (Selvi, 2018).
İnsan yavrusu gelişimini anne karnında tamamlamadığından, doğumdan sonraki birkaç yıl savunmasız ve bakım verenine tamamen muhtaç konumdadır. Bu savunmasızlık ve ihtiyaç hali beraberinde çaresizlik ve yetersizlik duygularını da getirir. Eksiklik ve yetersizlik hislerinin tüm insanlar tarafından paylaşılıyor olması bu düşünceden beslenir. Kişi, gelişim süreci içerisinde, sahip olduğu yetersizlik hissini kendisini geliştirmek ve nihayetinde de topluma faydalı olacak işler için kullanırsa bu durum sağlıklı bir ilerleme şeklinde yorumlanır. Eksiklik, yetersizlik ve beraberinde gelen aşağılık hissi kişinin sadece kendi çıkarı için aşmaya çalıştığı bir döngüye girdiğinde ise, durum artık bir komplekse dönüşmüş olur. Aşağılık kompleksi olan kişiler, bunu aşırı telafi etme yoluna gidebilirler. Bu da kendisini üstünlük kompleksi olarak gösterebilir. Kurama göre, kişi kendisini derinlerde yetersiz ve değersiz hissederken, bunu maskelemek için üstünlük kompleksi geliştirebilir. Yüksek mevkiler için çalışmak, daha fazla maddi güç elde etmek için uğraşmak, hep daha başarılı olabilmek için yoğun ve yıpratıcı bir çaba içerisine girmek ve tüm bunlarla birlikte diğer insanları küçümseyerek kibirli bir tutumla onlarla ilişkilenmek derinlerdeki aşağılık kompleksinin işaretleri olarak okunabilir.
Ancak elbette ki tüm çabalar çoğunlukla işlevsiz kalır. Çünkü aşağılık hislerinden kurtulmak için gösterilen tüm çabalar, kişinin sadece var olan aşağılık hislerini perdelemesini mümkün kılar.
Yetersizlik hissi tüm insanlar tarafından paylaşılır. Ancak bu duygunun sağlıksız bir süreçle ilerlemesi ve aşağılık kompleksine dönüşmesi noktasında bireysel farklılıklar ön plana çıkar. Çocuğun büyüdüğü ortamda desteklenmemesi ve duygusal ihtiyaçlarının ihmal edilmesi, aile bireyleri tarafından her istediğinin yapılması ve eksiklikle/sınırlılıkla sağlıklı şekilde tanışmaması ya da belli fizyolojik hastalıklarla erken yaşlarda mücadele etmesi aşağılık kompleksi geliştirmesine zemin hazırlayabilecek etmenler olarak belirtilebilir.
Sonuç olarak, paylaşılan yetersizlik hissinin, kişinin bireysel gelişimini ve nihayetinde de sosyal ilgiyi desteklemesi açısından sağlıklı olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Ancak, sürekli bir telafi çabası içerisinde olma, var olan kusurluluğu inkar etme ruhsal gelişimi ketleyen bir çıkmazın ortaya çıkmasına zemin hazırlanacaktır. Kişinin farkındalığı ve içgörüsü artmadığı takdirde ise, psikolojik zorluklar ortaya çıkması kaçınılmazdır ve psikolojik desteğe ihtiyaç vardır.
Uzm.Psk.Dnş.Miralem Gür
Kaynakça:
Selvi, K. (2018). Narsisistik kişilik bozukluğunun Adler’in aşağılık ve üstünlük kompleksleri açısından analizi: Bir olgu çalışması. AYNA Klinik Psikoloji Dergisi, 5(1), 1-20.
’’Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka bir ruh sağlığı uzmanına başvurunuz.’’