Siber zorbalık, kişinin bir başka kişiye teknolojiyi kullanarak kasıtlı bir şekilde zarar vermesi olarak tanımlanır. Zarar verici davranışın tekrarlayıcı nitelikte olması önemlidir. Bu davranışlar, internet kanalları kullanılarak ötekinin aşağılanması, rahatsız edilmesi, özel hayatına dair bilgilerin ortaya çıkartılması ve sonucunda incitilmesi olarak belirebilir. İnternet ortamında takip, taciz, dışlama, tehdit ve komplo siber zorbalık davranışları olarak tanımlanmaktadır (Kaygısız, 2020).
Kişinin neden teknolojiden faydalanarak zorbalığa başvurduğu sorusunun tek bir yanıtı olmadığı görülmektedir. Zorbalık bireysel ve çevresel etmenlerin bir araya gelmesiyle ortaya çıkabilir. Geleneksel zorbalıktan farklı olarak siber zorbalıkta kurban olarak seçilen kişilerin zorba tarafından güçsüz olarak algılanması şart değildir. Güçlü olduğu düşünülen kişiler de mağdur olarak seçilebilir. Kısacası zorba ve mağdur arasından bir güç dengesizliği gözetilmez.
Siber zorbalık sanal ortamda yapıldığı için, zorba kimliğini kolayca gizleyebildiğinden maruz kalan kişi açısından durum daha tehlikeli ve korkutucu bir hal alır. Bununla beraber, zarar verici eylemler sanal ortamda meydana geldiği için zorbalık yapan kişi, karşı tarafa ne derece zarar verdiğini görme imkanına sahip değildir. Bu da verilen zararın şiddetinin artmasına neden olabilmektedir.
İnternetin kolay erişilebilir olması, paylaşılanların uzun süre saklanabilmesi, kimliği saklama kolaylığı yani anonim olma hali siber zorbalığı kolaylaştıran faktörler arasında gösterilmektedir.
Siber zorbalığa maruz kalan kişi, korku, utanç, endişe, panik gibi duyguları yaşarken iş ve sosyal yaşamı da olumsuz etkilenebilir. Zorbalığın devam ettiği süre uzadıkça kişi üzerindeki yıkıcı etkileri de artacaktır. Bununla birlikte, dijital şiddet olarak adlandırılabilecek siber zorbalık, kişinin ruhsallığı üzerinde yıkıcı etkilere sahiptir. Mağdur eğer bir yetişkinse tüm psikolojik etkiler iş ve sosyal yaşamını olumsuz etkileyecek, çocuk/ergense de benzer şekilde sosyal yaşamında ve akademik başarısında sarsıntılar meydana gelecektir. Üzüntü, stres ve korkuyla birlikte, kişide bir öz güven kaybının ortaya çıkması da kaçınılmaz olacaktır.
Siber zorbalığı önlemek için, okullarda öğrencileri bilgilendirici programlar oluşturulup, gençler zorbalık konusunda bilinçlendirilebilir. Bununla birlikte ailelerin çocukların sosyal medya davranışlarını takip etmeleri ve belli kısıtlamalar getirmeleri önleyici olabilir. Ancak unutulmaması gereken en önemli nokta, aile içerisindeki iletişimin ve çocukla kurulan yakınlığın koruyucu etkisinin olduğudur. Ailedeki güven ortamı, çocuğun zorba ya da mağdur rolünden bağımsız kendisini ifade etmesine fırsat tanıyacağından, yaşan şiddetin boyutunu azaltmada etkili olacaktır. Dinlemek ve anlamaya çalışmak hem önleyici hem de şiddetin derecesini azaltıcı etkiye sahiptir.
Uzm.Psk.Dnş.Miralem Gür
Kaynakça:
Kaygısız, E. G. (2020). Şiddetin E-Hali: Siber Zorbalık . Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Akademik Dergisi , TİHEK Akademik Dergisi / Şiddetin Önlenmesi Özel Sayısı , 161-174 .
Aksaray, S.(2011). Siber Zorbalık. Ç.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 20, Sayı 2, 2011, Sayfa 405-432.
‘’Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka bir ruh sağlığı uzmanına başvurunuz.’’