Sosyal fobi, kişinin ötekiler tarafından değerlendirileceğini düşündüğü durumlarda yoğun endişe ve korku yaşaması durumunu ifade etmektedir. Değerlendirilme endişesi toplum içerisinde ortaya konulması gereken herhangi bir durumu içerebilir. Diğerlerinin yanında yemek yemek, telefonda konuşmak ya da kalabalık bir ortamda konuşma yapmak kişi tarafından kaygı verici haller olarak deneyimlenir. Sosyal fobi yalnızca duygusal boyutta yaşanmaz. Yoğun endişeye terleme, kızarma, kekeleme gibi fiziksel belirtiler de eşlik edebilir. DSM-V(Mental Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı)kriterlerine göre, kişinin bu durumu en az altı aydır deneyimliyor olması gerekir. Ötekilerin varlığında ortaya bir performans koymak herkes için zaman zaman zorlayıcı olabilir. Ancak ortaya çıkan kaygının şiddetinin yoğun olması, gündelik akışı ve işleyişi durduracak boyuta ulaşması ve birden fazla ortamda ortaya çıkması destek alınacak boyuta ulaştığının göstergesi olarak değerlendirilebilir. Sosyal fobiyi deneyimleyen kişiler, sosyal ilişkilerde geri çekilme, iş yaşamında potansiyellerinin altında performans sergileme riski taşırlar. Bununla birlikte, sosyal yaşama dahil olmak güçlük yarattığı için akademik yaşamları da tehlike altına girebilir. Ötekilerden gelebilecek olumsuz geri bildirimler, kişinin kendisini sosyal ortamlardan soyutlamasına, herhangi bir performans sergilemesini gerektirecek durumlardan kaçınmasına ve izole bir yaşam sürmesine neden olabilir.
Sosyal fobinin belirtilerinin izlerini çok küçük yaşlardan itibaren sürmek mümkündür. Ancak belirtilere rağmen çoğunlukla kişilerin psikolojik destek almak için yetişkinlik yaşını bekledikleri görülmeketdir. Bunun en önemli nedeni ise yetişkinler için, çocuğun kendi dünyasına çekilmiş olmasının ve sessizliğinin olumsuz bir durumun varlığına işaret ediyor olabileceğinin unutuluyor olmasıdır. Psikolojik destek arayışı daha çok çocuğun zorluk çıkartan davranışlarıyla ilgili olmaktadır. Oysaki sosyal yaşamın içerisinde gözlenen yoğun bir çekingenlik durumu da yardım aramak için yeteri kadar iyi bir neden gibi görünmektedir.
Sosyal fobinin ortaya çıkışında standart bir neden bulunmamakla birlikte, ailenin çocuğun büyüme sürecindeki etkisinin son derece önemli olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Yargılayıcı tutumun hakim olduğu bir evde büyümüş çocuk için, ötekiler bir eleştiri kaynağı olarak görülecek ve onlardan gelebilecek herhangi bir yorum yıkıcı olarak algılanacaktır. Ötekilerin varlığında bir performans sergilemek çoğunlukla onaylanmamak ve kabul görmemekle bir araya gelecektir. Çocuk için kabul görmemek kaygı verici ve katlanılması zor bir durumdur. Ancak erken dönemde kurulan ilişkiler sağlıklı bir zemin üzerine yerleştirilmediğinde yetişkin yaşamında da çocukluk dönemindeki ihtiyaçların karşılanmaya çalışılması durumu devam eder. Bu nedenle, yetişkin kişi tıpkı çocukken yaptığı gibi, diğer insanlardan uzak kalarak, onay almama riskinin olduğu durumlardan kendini korumuş olur. Bunun bedeli ise, çoğunlukla yetişkin yaşının ihtiyaçlarını giderememesi olacaktır.
Uzm.Psk.Dnş.Miralem Gür
Kaynakça:
Derin, S.(2017). Sosyal fobi tanılı bir grup ergende bağlanma özellikleri ve ebeveyn bağlanma şekillerinin sosyal fobiyle ilişkisinin incelenmesi. Tıpta Uzmanlık Tezi, İstanbul Üniversitesi.
“Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka bir ruh sağlığı uzmanına başvurunuz.’’