Sosyal uyum, kişinin hem kendisi hem de çevresiyle kurduğu istikrarlı ilişkileri tanımlamak için kullanılan bir kavramdır (Deniz, 2022). Kişinin dahil olduğu gruplarda kendi özerkliğini ortaya koyabilmesi ve farklılığıyla birlikte grubun parçası olma halini sağlıklı bir şekilde devam ettirebilmesi durumu sosyal uyumuyla yakından ilişkilidir. Dahil olunan grupların dinamikleri birbirinden farklı olabileceği için, uyum sağlanılması beklenen nitelikler de farklılık gösterecektir. Kişi kendisini bir grupta daha özgür ve ait hissederken, bir ötekinde grubun dışında ve ihtiyaçları karşılanmıyormuş gibi hissedebilir. Bireysel ihtiyaçların toplumun ihtiyaç ve beklentileriyle büyük bir çatışma yaşanmadan giderilmesi, kişinin daha memnun bir yaşam sürmesi anlamını da taşımaktadır. Denilebilir ki, sosyal uyum doyumlu ilişkilerin de önemli bir belirleyicisi konumundadır. Ancak uyumu yakalamak her zaman o kadar da kolay olmamaktadır. Bunun için, kişinin hem ötekilerin ihtiyaçlarını duyabilmesi hem de kendi ihtiyaçlarının farkında olması gerekir. Ötekilerin beklentilerine uygun davranışlarda bulunmak, girdiği gruplarda isteneni yerine getirmek kısa vadede uyumlu bir resim çizse de, kişinin uzun vadede karşılanmamış ihtiyaçlarıyla doyumsuz ve mutsuz bir konuma geçmesine neden olabilir. Bu daha çok grubun isteklerine boyun eğmektir. Uyum ise, tamamıyla bekleneni yapmak değil, kişinin kendisinden beklenenle istekleri arasında bir ahenk yakalaması halidir. Uyum sağlamak aynı zamanda bir sürecin varlığına da işaret etmektedir. İhtiyaçları görmek, uygun yanıtları bulmak için kişinin dahil olduğu topluluk içerisinde yeteri kadar zaman geçirmesi gerekir. Bu zamanın belli bir sınırı yoktur. Çünkü uyum süreçleri kişinin biricikliğiyle yakından ilişkilidir. Aile yapısı, kişilik özellikleri, ilişkilere yüklenen anlamlar, sessiz/atılgan olmak, özgüven ve öz saygı gibi etmenler uyum sürecini etkileyebilecek faktörler arasında gösterilebilir (Deniz, 2022).
Özellikle aile, çocuğun kendini parçası hissettiği ilk sosyal grup olması açısından son derece önemlidir. Aile içerisinde desteklenen, duygusal ve fiziksel ihtiyaçları giderilen çocuklar, dış dünyayı tanımaya ve farklı gruplara dahil olmaya merak duyduklarında bu onlar için görece daha kolay bir süreç olacaktır. Grup içerisinde destek görmek, grubun diğer üyelerinin ihtiyaçlarını fark etmeyi ve destek vermeyi de mümkün kılar. Bu nedenle, anlayışın, sınırların ve şefkatin olduğu aile ortamı çocuğun ilerleyen yıllarda kendi ihtiyaçları ve grubun ihtiyaçları arasında bir denge bulmasını kolaylaştırır. Unutulmamalıdır ki, ait hissedilen ya da hissedilmeyen ancak ne olursa olsun içerisinde bulunulan ilk grup ailedir ve sonrasında dahil oluncak tüm gruplar da ailenin bir temsili olacaktır.
Uzm.Psk.Dnş.Miralem Gür
Kaynakça:
Deniz, F.(2022). Ayrılma bireyleşme ve sosyal uyum arasındaki ilişkide yetiştirilme hatıralarının rolü. Yüksek lisans tezi, İstanbul Gedik Üniversitesi.
’’Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka bir ruh sağlığı uzmanına başvurunuz.’’