Film ve Dizi Önerileri-1

The Good Place

Yapım Yılı: 2016-2020

The Good Place(İyi Yer) dört sezonluk bir dizi. Bölümler kısa ve seyretmesi oldukça keyifli. Bu diziyi öneri listesinde ilk sıraya yerleştiren şey ise, kuşkusuz hayata dair derin soruları bölümlerin içerisine son derece etkili bir şekilde yerleştirmiş olması.

Her şey Michael’ ın daha iyi ve farklı bir cehennem fikriyle başlar. Bu cehennemde bilinen işkence yöntemlerinin aksine birbirinden çok farklı dört insan, cennette olduklarına inanarak yaşamaya başlarlar. Orayı cehennem olarak tasarlatan ise, bu insanların dünyada ‘’iyi’’ olmayı becerememiş olmaları ve birbirlerinden tamamen zıt kişilik özelliklerine sahip olmalarıdır. Yani beklenen işkenceyi onların birbirlerine kurdukları ilişkiler içerisinde yapacak olmalarıdır.

Zıtlıklar ilişkileri cehenneme çevirir mi gerçekten? Ya da insan almayı, beslenmeyi bildiğinde bununla ilgili arzusu olduğunda cehennem sanılan yer, büyümenin ve değişmenin kaynağı olabilir mi? Defalarca kez hafızaları silinmesine rağmen Eleanor’la Chidi’nin birbirini bulması yaşamın bizden öğrenmesini istediği şeyleri tam da karşımıza bize bunu sunacak insanları çıkartarak yaptığını hatırlatıyor gibi. Ve biz öğrenene kadar bu insanların görüntüleri değişse de ders aynı kalmaya devam ediyor. İlişkilerin, kişinin kendini bulması ve sonsuz evrene karışması, kendini gerçekleştirmesi için eşsiz bir fırsat olduğunu her bölümde görüyoruz.

Dizideki her karakter, robot ve insan dışı varlıklar olarak tanımlanan diğer canlılar da dahil, ilginç bir şekilde insan olmayı öğrenmeye çalışıyorlar. İnsan olmanın, değerlerin, ötekini görmenin, ihtiyaçlarını fark etmenin, sevmenin ve sevilmenin öğrenilen bir süreç olduğunu çok etkileyici bir şekilde seyrediyoruz. İnsanın çok katmanlı bir ruhsallığı olduğu, iyi ya da kötü olarak kategorilere ayrılmayacağı ve bu yüzden de klasik olan tanımların dışına çıkılması gerektiğine dair bir mücadaleye girmelerine ve bundan her ne pahasına olursa olsun vazgeçmeyişlerine tanık oluyoruz.

”Bizi yargılayamazsınız, çünkü ne yaşadığımızı bilmiyorsunuz”, diyor yargıça Jason. Gündelik hayatta diğerleriyle ilgili çok kolay hüküm veren, yargılayan yanımıza söylüyor sanki bunu. Ruh eşi yalanını uyduran Michael, bize ruh eşi ya da ikizi denen kavramı tekrar sorgulatıyor. ‘’Ruh eşi bulunan bir şey değildir.” diyor. İnsanların ilişkilerini inşa etmek için bir süreçten geçtiklerini söylerken Chidi’ye, sadece öylece bekleyen yanımıza konuşuyor gibi. ”İlişkiler çok saçma önce ilişkin olmayacak diye korkuyorsun sonra da onu kaybetmekten” dediğinde Janet’ın ona verdiği cevap içimizi ısıtıyor.

İlişkilere, yaşama, varoluşa dair çok etkileyici argümanların yanında göze çarpan diğer bir şey ise, aidiyet duygusuna yaptığı vurgu belki de. Nihayetinde tüm olaylar, Chidi’nin Eleanor’a etik dersi vermeye başlamasıyla ve Elanor’un değişmeye başlama süreci önce oraya ait olmadığını kabul etemsiyle başlıyor. Ne iyi ne de kötü yere ait hisseden Elanor, bir orta yerin olması gerektiğini savunurken, bir yandan ait olmadığı o iyi yerde kalmak için değişmeye çabalarken, bir yandan da fark etmenin ve kabul etmenin değişim sürecine nasıl ışık tuttuğunu gösteriyor. Tüm bunların yanı sıra, dizi boyunca bi dolu filozufun adını duymanız, onların fikirlerine kulak vermeniz de bonus. Felsefenin aslında hayatın ne kadar içinde olduğu, zorda kaldığımızda sığınacağımız birer liman olabileceğini de hatırlamış oluyoruz. Felsefeye ilginiz varsa diziyi daha da çok seveceksiniz. Yok eğer yoksa muhtemelen oluşmaya başlayacak😊 Keyifli seyirler.

Dizinin fragmanını buradan izleyebilirsiniz.

Uzm.Psk.Dnş.Miralem Dilan Gür