İlişkilerde Bir Manipülasyon Tekniği Olarak Sessizlik

İletişim, kurulan ilişkinin türünden bağımsız, her etkileşim için oldukça önemli bir yere sahiptir. Duygu ve düşüncelerin ifade edilmesi, ilişkilerin daha sağlıklı bir bağlamda deneyimlenmesine olanak tanır. Kişinin yaşanılan olaylarla ilgili, tamamen kendi varsayımlarından yola çıkarak yarattığı kurgular gerçeklikten uzak ve ilişkiye zarar verici boyuta dönüşebilir. Tam da bu yüzden ötekini açık bir şekilde duymak son derece kıymetlidir. Ancak kimi zaman, özellikle tartışma anlarında, kişinin duygu ve düşüncelerine bakabilmesi ve ötekine olabildiğince şeffaf bir şekilde aktarabilmesi için bir sessizlik molasına ihtiyacı olabilir. Bazı durumlarda bu sessizlik arası, olumsuz duyguların yaşandığı deneyimin üzerini örtmek için değil, aksine olan bitene daha sağlıklı bakabilmek için gereklidir. Sonrasında kişi duygularını düzenleyip, konuya farklı bir perspektiften bakma fırsatı bulur. Böylece ilişki daha sağlam bir zemin üzerinden yükselme olanağı bulmuş olur. Açık iletişim için önce ne hissedilip düşünüldüğünün bilinmesi gerekir ki şeffaf olan gerçekten işe yarayabilsin. Ancak bazı durumlarda; kişi, sessizliği etkileşimde olduğu kişiyle daha şeffaf bir iletişim kurmak üzere bir ara gibi kullanmaz. Sessizliğe bir manipülasyon tekniği olarak başvurulur. Bir çeşit duygusal istismar olarak da tanımlanabilecek olan bu sessiz kalma hali, geri dönülmek için verilen bir aradan ziyade, karşı taraf üzerinde kontrol sağlamak ve hakimiyet kurmak için kullanılır.

Sessiz muamele denilen bu teknik, hoşnut olunmayan bir durum olduğunda başvurulan ve ötekini manipüle etmek için kullanılan bir stratejidir. Konuşmayı aniden kesmek, pasif bir tepki olmakla birlikte buna maruz kalan kişi için son derece kafa karıştırıcıdır. Ötekinin dünyasında neler olduğunu bilmemek çokça senaryonun yazılmasına neden olacağından beraberinde olumsuz duyguları da getirir Kelimelerin olmayışı, cezalandırılmakla neredeyse aynı anlama gelecektir. Özellikle narsisistik patolojide sessiz muamele bir teknik olarak kullanılsa da her sessizlik tepkisi elbette ki aynı anlamı taşımaz.

Bazen kişiler, karşı tarafın tepkisinden endişe duydukları, oluşabilecek gerginlikle nasıl kalacaklarını bilemedikleri için de sessiz kalabilirler. Alacakları yanıtların benlik algılarını olumsuz etkileyebilme ihtimali konuşmamanın daha iyi bir seçenek olacağını düşündürebilir. Bununla birlikte, anlaşılmayacak olmaya dair güçlü bir inancın varlığı da iletişim kurmayı önemli ölçüde olumsuz etkileyen nedenlerden biridir. Şefkat ve anlayıştan uzak, mesafeli, empati kurma becerisi zayıf ebeveynlerle büyümüş çocukların yetişkin yaşamlarında sessizliğe bir strateji olarak baş vurmaları çok daha olasıdır. Konuşmak yakınlık ihtimalinin varlığıdır da aynı zamanda. Kişiyi sadece karşısındakine değil kendine de yakınlaştırır. Kendine yakınlaşmak elbette ki her zaman çok da kolay değildir ve yüzleşme gerektirir. Bu noktada kişinin bir uzmandan destek alması, kendini güvende hissedebileceği bir ilişkide, danışan -terapist ilişkisinde, kendisine bakması, sırtlandığı yükleri bırakmasını da oldukça kolaylaştırır.

Uzm.Psk.Dnş.Miralem Gür

 

‘’Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka bir ruh sağlığı uzmanına başvurunuz.’’